Ömer KARA

Sevgili dostlar,

Her yıl aralık ayında, Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî’nin vefat yıldönümünde bir araya geliyoruz.
Onun " Ne olursan ol yine gel" felsefesi, bizleri farklı kimlik ve inançlarda olsak da bir araya getiriyor.
Anadolu’nun derin kültürünü ve insanlığa dair evrensel değerleri yansıtan bir ışıktır felsefesi...
Bu ışık, yüzyıllar boyunca birçok insana yol göstermiş ve bugün de insanlık olarak onun rehberliğine ihtiyaç duymaktayız.

Mevlânâ, yalnızca bir düşünür değil, aynı zamanda ruhsal bir rehberdir.

Onun öğretileri, insanın içindeki yanma ve kaybolma arzusunu anlamasına yardımcı olur.

Bu mistik yolculuk, her yıl Konya’da düzenlenen Şeb-i Arûs törenleriyle doruğa ulaşır.

İnsanlar, farklı coğrafyalardan gelerek bu manevi atmosferin bir parçası olmayı arzular.

Yapılan törenler, sadece bir ritüel değil; aynı zamanda yüreklerin birbiriyle buluştuğu, sevginin ve saygının paylaşıldığı bir zemindir.

Mevlânâ’nın derin düşünceleri adeta hayat bulur.

Semazenlerin dönüşleri, insanın kendini bulma çabasını simgeliyor; her bir adım, ruhsal bir yolculuğun parçası adeta...

İnsanlar, kendi içsel huzurlarını buluyor, kaygılarından arınıyor ve ruhsal bir dinginliğe erişiyorlar.
Bu deneyim katılımcılar için ve izleyenler için büyüleyici bir atmosfer yaratıyor.

Mevlânâ’nın öğretileri, sevgi ve hoşgörüyü ön plana çıkarıyor.

Onun hayatı, insanlığa karşı duyulan derin sevgi ve saygının bir örneğidir.

Bugün, bu değerler her zamankinden daha fazla ihtiyaç duyduğumuz kavramlardır.

Bulunduğumuz coğrafya gereği; toplum olarak farklılıklarımıza rağmen bir arada yaşayabilmeyi öğrenmek zorundayız.

Mevlânâ’nın mesajı, bu birliğin sağlanmasında önemli bir rehber niteliği taşımaktadır.

Törenler, aynı zamanda Konya ve çevresi için önemli bir ekonomik katkı sağlar.

Yerel esnaf, oteller, restoranlar ve turistik yerler bu etkinliklerden faydalanarak ekonomik canlılık kazanır.

Mevlânâ’nın eserleri, zamanla evrensel bir dile dönüşmüştür.

Şiirleri, özellikle “Mesnevi” ve “Divan-ı Kebir” insan ruhunun derinliklerine hitap eden birer başyapıttır.

Eserleri sadece edebi değer taşımakla kalmaz, aynı zamanda insanın içsel yolculuğuna ışık tutan mesajlar içerir.

Mevlânâ, kelimeleriyle insanları düşünmeye, sorgulamaya ve kendilerini keşfetmeye teşvik etmektedir.

Onun evrensel dili, farklı kültürlerde yankı bulup, birçok düşünür ve sanatçıya ilham olmaktadır.

Sonuç olarak, Mevlânâ’nın çağrısı, insanlığın en derin ihtiyaçlarından birine hitap ediyor: sevgi ve kabul. Onun mirası, yüzyıllar sonra bile bizlere ilham vermeye devam ediyor.

Vuslat’a beş kala, Mevlânâ’yı anmak, onun öğretilerini yaşamak ve yaymak hepimizin sorumluluğudur.

Gelin, birlik olalım sevgi ve hoşgörüyle dolu bir dünyayı birlikte inşa edelim düşüncesi kaplamalı ruhumuzu...

Unutmayalım ki, Mevlânâ’nın öğretileri sadece birer söz değil; aynı zamanda yaşamımızda uygulamamız gereken değerlerdir.

Bu değerleri yaşatmak ve gelecek nesillere aktarmak, insan olarak hepimizin önemli görevlerindendir.

Hoşgörünün ve adaletin hâkim olduğu bir toplumda, bir dünyada yaşamak ümidiyle.

Kalın sağlıcakla...