Ömer KARA

Sevgili Dostlar!

Mevlana’nın ifade buyurduğu gibi; "Muhabbetle acılar bal olur, dertler şifa bulur."

Günümüz insanlığında hoşgörü yerle yeksan olma yolunda olsa da bazen hoş görmek lazım!

Hataları, yanlışlıkları, bilmeden yapılanları...

İhaneti, hırsızlığı, haksızlığı, arsızlığı, densizliği değil elbette!

Özgürlük dünyanın en güzel duygusudur yaratılmış tüm varlıklar için, başka birinin özel alanına girmeyinceye kadar!

Senin olanı her ne sebeple olursa olsun senden alıp zimmetine geçiren, elde ettiği menfaatleri çocuklarına miras bırakan herkesin cezası var, var olacak da...

Hoş göreceğiz elbet, farkına varmadan yapılanları...

Hoş göreceğiz elbet, yanlışları görüp çabalayıp düzeltemeyenleri...

Gördüğü kötülüklere sesini çıkarmayanları, menfaati için korkudan ‘ölü taklidi’ yapanları hoş görmeyeceğiz. 

Dikkatle baktığımızda, aklettiğimizde farkına varıyoruz…

Dünya dediğimiz mekân iki ucu kapalı yaşam tünelinden ibaret…

İddia ettiğimiz her alanda, her konuda imtihan oluyoruz!

Gidilecek yolu hür irademizle bizzat benliğimizin seçtiği (kader) bir tünel yolculuğu işte…

Bir yerlere sığınarak, zorluklar kötü yollara itti diyerek yırtamayacağımız bir yolculuktur bu!

Mahalle sakinleri kötüydü diye, kötü olduk savunması yetmeyecek bir zamana giriş yapıyoruz.

Kurum yöneticisi kardeşler, işine gelmeyen, fikrine uymayan kişiyi bir kulpa bağlayarak işinden ettiğine şahitliğimiz oldu defalarca...

Kardeşim diye ifade edince yanlış anlaşılmasın, yaradılış gereği kardeşlik!

Yoksa adaletsizlik yapan, insanlığa, vatana, millete ihanet eden, aleni hırsızlığa ortaklık yapanlar, göz yumanlardan kardeş olamaz.

Bir de başı sıkıştığında, korktuğunda, menfaatini kaybedeceği endişesiyle ‘ölü taklidi’ yapanlardan da kardeş olamaz, olmayacak da hiçbir zaman...

Üst Akıl, mallarımız ve evlatlarımızla ilgili öğüt alalım kötülüklerden sakınalım diye Mushaf’ta ne buyuruyor;
Dört yerde geçiyor aynı konu, en bariz örnek olduğu için Enfâl Suresi 28. Ayete bakalım göreceğiz.

“Biliniz ki, mallarınız ve çocuklarınız ancak bir fitnedir (imtihan vesilesidir; mal, makam ve evlat hatırına, Hakk’tan ve hayırdan ayrılmayanlar için ise) Allah’ın yanında, elbette büyük bir mükâfat vardır.” (Enfâl Suresi 28. Ayet)

Böyle bir öğüdü duyan, okuyan, anladığını savunan insanlar nasıl hataya düşebilir!

Günü gelip de devran döndüğünde; bilmeden, görmeden, farkına varmadan hata yaptım, pardon diyebilir mi?

Hâkim kardeş, Savcı kardeş bir kişinin suçlu olup olmadığına gelecek kaygısı ile verilebilecek bir talimatla, tayin korkusuyla, çocuklarının geleceğini tehlikeye atmama telaşıyla verirse...

Suçu olmayanın ailesinin, çocuklarının vebali ateş olur yakar!

Etki ve yetki sahibi olan insanlar adalete, hakka, hukuka değil de korkuya, bencilliğe, gelecek kaygısına, paraya riayet ederse...

Haksızlığa uğrayanların, hukuksuzca canı yananların feryadı dünyayı yakar!

Üç harflinin çocukları iyi dinleyin ki, haberdar olun!

Mal, makam ve evlat hatırına, Hakk’tan ve hayırdan ayrılanların hem bu alemde hem öteki alemde savunması yoktur.

Savunma mekanizması devreye girip, sığınacak yer arayan bir ruh haliyle tövbe eder diyenleri duyar gibiyim...

Kul hakkına riayet etmeyip, adaleti kendilerine yontup tövbe edenlere kocaman bir gülücük yollamak geliyor içimden!

Sakın unutmayın!

Üst Akıl, yaşam tünelinin her santimine, her milimine hakimdir.

Vaktini bekleyen çiçekler misali insanlık olarak bekleriz, gün doğdu doğacak...

O günde buluşmak ümidiyle!

Kalın sağlıcakla...